Merhaba değerli okuyucular;
Bugün sizlerle, kalbimde yankılanan birkaç kelamı paylaşmak istiyorum. Bu topraklarda doğduk, bu topraklarda büyüdük, ömrümüzün her zerresini vatanımız için adamaktan gurur duyduk. Yaşamı şerefle bitirmek, en büyük hedefimiz olmalı. Ölüm takvim tanımaz, nerede bizi bulacağı belli olmaz; ama başımız dik yaşamayı başarmışsak, ardımızdan şerefimizi konuşacaklardır. Hayat, sonuna kadar onurla taşımamız gereken en ağır görevdir.
Vatan sevdası, değerli dostlar, sözle anlatılacak bir şey değil. Eğer bu toprakları canından daha değerli göremiyorsan, yürüdüğün yer sana vatan olamaz! Türk evladı, canını da malını da bu topraklara adamaktan hiç çekinmemeli. Bizim için bu topraklar, üzerinde yaşadığımız değil, uğruna canımızı verdiğimiz vatan demektir. Ve unutulmamalıdır ki, dostu Allah olanın, düşmanı dünya olsa ne yazar! Mazlumların yanında, zalimlerin karşısında durmaktan çekinmeyen bir milletin fertleriyiz. Cenab-ı Allah bizleri mazlumların silâhı eylesin.
Devletin gücünü, yalnızca sınırlarından değil, hainlere karşı gösterdiği tavırdan alırız. “Bir devlet sınırları kadar değil, ihanete verdiği ceza kadar büyüktür,” dedik her daim. Bugün terör örgütleri ile iş birliği yapan belediyelere kayyum atanınca birileri tepki gösteriyor. Sanki devletin adaletini sorgulamak onların haddine! Kayyum geldi demeyeceksiniz, devlet geldi diyeceksiniz. Unutmayın, bu adım, sadece bir yönetim değişikliği değil, milletin bekası için devletin kararlı duruşudur.
Düşmanlara karşı dimdik durmak, Türk milletinin tarih boyunca sergilediği bir duruştur. Bizim için düşmanın sayısının bir önemi yoktur. Ozan çalar kopuzu, teller koparcasına; bir bozkurt yeter itin onlarcasına! Düşmanın ne kadar çok olduğuna değil, bizim içimizdeki cesaret ve kararlılığa bakın. Bir bozkurt, onlarca düşmana bedeldir; çünkü o, azmini ve imanını sadece kendinden değil, binlerce yıllık bir tarihten alır.
Ve şunu da eklemeden geçemem: Unutursak Türklüğümüzü, gök girsin kızıl çıksın! Bu, bizler için bir yemindir. Türklüğümüz, damarlarımızda akan kanın, göğsümüzde çarpan yüreğin ta kendisidir. Bu şanlı millete sadakatle bağlıyız, tarihimizin bize yüklediği sorumluluğun bilincindeyiz. Vatan, millet ve bayrak yolunda atılan her adımı onurla sahipleniyoruz.
Bugün dahi, her türlü hainlik ve ihanete karşı bilinçli bir duruş sergilemek, Türk’ün karakterinde vardır. Hazreti Ali’nin dediği gibi: “Yol uzun, düşman hileli, dostlar cahil.” Bu yolda yanımızda olan da olur, karşımıza geçen de. Ama asla unutulmamalıdır ki, Türk milleti adaletin her daim arkasında, haksızlığın ise karşısında durur. “Hak kuldan intikamını kul ile alır, dini irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.” İlahi adalet tecelli edecekse, bizler o adaletin taşıyıcısı olmaktan onur duyarız.
Değerli okuyucular, sizlere bugün vatanımızın, milletimizin bekası için her daim diri, her daim uyanık olmanın önemini hatırlatmak istedim. Bu sözleri unutmayın, zira bizler yalnızca bu toprakları korumuyoruz, Türklüğümüzü, onurumuzu, ve milletimizin geleceğini koruyoruz.
Ne mutlu Türküm diyene!