Omurga, insanlar için önemli bir yapıdır. İnsanlara omurgasız demek bir mecaz olmakla beraber, karakter yapısı ile de direk bağlantısı vardır. Omurgalı olmayı biraz irdelersek insanlar için saygı, toplum kurallarına uymak, nezaket ve empati olmazsa olmaz değerlerdir. Bunları insanın omurgası olarak değerlendirebiliriz. Omurgasız bir canlı kolayca eğilip bükülebilir. Günümüz insanlarının birçoğu, şahsi çıkarları için kılıktan kılığa girebiliyor, olumsuz davranışlar sergileyebiliyor,kısacası günü kurtarmak uğruna inancından bile taviz verebiliyor.Siyasette de bu şekilde omurgalı olmak, ilke ve inancından sapmadan, yol arkadaşlarınla ters düşsen bile, arkasından önünden dolanmadan, varsa hataları yüzlerine karşı söyleyerek dürüst olmayı gerektirir. Dün seninleyken dostum, arkadaşım dediğinin ardından bugün gelişi güzel konuşmak her zaman kaybettirir bu gerçeği yıllarca yaşayarak deneyimledik. Dolayısıyla yaptığın herşey de ve attığın her adımda kendine ve yaşadıklarına da saygın olacak. Güvenilir kişi olmanın en kısa ve en net yolu budur. ''Güven ayna gibidir, bir kez çatladı mı hep çizik gösterir.'' sözü, güvenin ve kırılan güveni düzeltemeyeceğinizin en güzel örneklerinden sadece bir tanesi. Maalesef bir çok örneğini verdiğim siyaset yapan veya yaptığını sanan bu tiplere omurgalı olmak yakışmıyor, üzerlerindeki her türlü insani kıyafet bol geliyor ve insani meziyetler o kişide yer bulamıyor. Yaradan Eşref-i Mahluk olan insanı zalimin karşısında, mazlumun ve haklının yanında dik dursun, eğilip bükülmesin diye omurgalı olarak yaratmıştır.  ''Siyaseti nabza göre şerbet verip, rüzgarın yönüne göre yelken açarak yaptığını sananlar uzun vadede hep kaybetmiştir.'' Üstelik hem kendisini hemde duruşunu acı bir şekilde kaybetmiş ve siyasi her türlü alandan silinmiştir. Unutmamak gerekiyor omurgalı olmayanların çoğunun ipleri başkalarının elindedir ve verilen buyruklarla hareket etme durumundadırlar. Aksi takdirde ipleri hemen geri çekiliverir. Bunu geçmiş zamanda ki bir çok iktidar ve o gün güçlü olan siyasilerin yanında durduğunu zanneden, ama sadece güç peşinde ki figür görünümlü figüranlarda gözlemledik. Bu tarz siyasi figürler zamanla kendini yüksekte görse de, adil olmayanın yanında durduğu ve mazluma sırt döndüğü sürece hakkın altında ezilip, paspas olacaktır. Haklı serçe dahi olsa haksız kartalın karşısında yer almak her er kişinin yapabileceği bir iş değildir. Bizler bunun farkında olan ve olmayı seçen hak ve hakkaniyeti gözeten, mazlumun yanında olan tüm insanların her daim destekçisi olacağız. Çünkü mazlumun karşısında duran siyasilerin ve zalimle omuz birliği yapanların sonlarının iyi olmadığına da hep birlikte zamanla şahit olduk. Hiç şüphe yok ki bunuda yıllarca tüm siyasiler de ve seçimlerde gözlemledik, en yakın örneği ise Atatürk'ün bizlere en önemli emaneti olan Başkent'i tüm mazlumların el birliği ile gücünü herkese karşı kullanan zalimlerden kurtararak, hakkı bilen bir insana yeniden teslim etmek oldu. Kısacası güç zamanla değişir artar,azalır veya yön değiştirir fakat güce göre yelken açanlar asla değişmez. Gücün değil hakikatin yanında olmak da en büyük insanlık görevidir. Marelezz’in de dediği gibi “ İşin güç kısmı adam olmak değil, adam kalmaktır.“ Vicdanı rahat bir şekilde başını yastığa koyanlardan olmamız dileklerimle, Ozan Erhan Çerkezoğlu'nun güzel dizeleriyle selam ederim. Malım canım deyip telaşa düşme, Kalbe şüphe katma duruşun olsun. O, ol demeyince bir yaprak düşmez Kula kulluk etme duruşun olsun. Her güç sahibini haklıdır sanma, Makamına endamına aldanma. Çok süslü bol lafa fazla inanma Kendini harcatma duruşun olsun. Ortada dolanma bir tarafı seç, Sözünü net konuş geveleme hiç. Arada aynanın karşısına geç, Hep ele laf atma duruşun olsun. Dünyalık uğruna ahiretin tepme, Rızık Allah'tandır yolundan sapma. Rızık tasasıyla el ayak öpme Adem'i alçaltma duruşun olsun..