Kadim Milletimizin Kurban Bayramını kutluyorum.
Bayramdan çıkarken içimiz ateş gibi yanıyor ve yanmaya da devam ediyor.
Şöyle giriş yapmak istiyorum:
Milletimiz bayramları, doğup büyüdükleri şehirlerde, ilçelerde veya köylerde geçirmek ister. Haliyle bayram başlangıcı ve bitişleri karayolları, havayolları, tren veya deniz yolları kalabalık ve yoğun olur.
Peki bu bayramları MATEM anlarına döndüren nedir?
TRAFİK KAZALARI.
Bu bayramda 20 bin üzeri bilinen kaza oldu ve yüzlerde vatandaşımız vefat, binlerce vatandaşımız yaralandı.
Bu VAHŞETİ devamlı yaşamak zorunda mıyız peki?!
Neden bu VAHŞET durdurulamıyor?!
Bu ülkede başka zaman olsa mangalda kül bırakmayan hazirun NEREDE?
NEDEN SESSİZ?
MİLLETİMİZ NEDEN SESSİZ?
NEREDE BU SORUMLU ARKADAŞLAR?
Şahsımın her platformda dile getirdiği bir cümle var:
TÜRKİYE'NİN İYİ YÖNETİLMEDİĞİNE İNANIYORUM.
Değerli milletimiz şunu anlamasını istiyorum...
Trafik kazalarında vahşet var!
Ekonomide vahşet var!
Ticarette vahşet var!
Eğitimde vahşet var!
Hukukta vahşet var!
Siyasette vahşet var!
Dış ilişkilerde vahşet var!
VAR, VAR, VAR!
PEKİ BİZ MİLLET OLARAK NE YAPIYORUZ?
ONBİNLERCE VATANDAŞIMIZ DEPREMDEN DOLAYI VEFAT ETMİŞKEN, ÖLÜMÜNE EĞLENİYORUZ...
TATİL BÖLGELERİ HINCA HINÇ DOLU...
EN KAZ ALTINDA ÇOCUKLARININ 5 GÜN BOYUNCA CENAZELERİ İLE YAŞAYAN ANNE-BABAYI UNUTTUK...
ACILARI UNUTTUK, SAYGI DUYMAYI UNUTTUK..
EDEP, HAYA, UTANMA, VİCDAN KALMAMIŞ...
Deprem vahşeti, acıları beni nacizane 50 yıl büyüttü, olgunlaştırdı. Hayat tabi ki devam ediyor. Fakat herşey bu kadar yeni olmuşken; yaralarımız çok derin haldeyken ne yapıyoruz bizler?
Hacı Bektaşi Veli' nin halefi Tapduk Emre'den bir sözle satırlarıma son vermek istiyorum:
"NASİBİ OLAN, KARINCADAN ALIR DERS. NASİBİ OLMAYANA, KÂİNAT KİTAP OLUP AÇILSA TERS."