Özlem BULUT
Köşe Yazarı
Özlem BULUT
 

TÜRKİYE SURİYE DENGESİ

Esad Rejiminin devrilmesi ile birlikte ortaya çıkan boşlukta; yeni çeteler, gruplar, farklı ideolojik ve mezhepsel tabanlar, intikam duygularıyla dolup taşan binlerce kişinin birbirleriyle hesaplaşabileceği, kanunsuz bir düzen oluştu. Sünni Arapların yaşadığı kırsalda, ulaşım ve iletişimin sınırlı olduğu bölgelerde de herhangi bir otoritenin varlığı söz konusu değil. Nihayetinde ekonomik kriz gerilemiyor, kimliksel bazda çatışmalar, silahlanmış ve kendisine hukuki ve kurumsal bir kimlik addetmiş olan gruplar, Suriye’nin genelinde keyfi uygulamalar yapıyor. Bu durumun en somut örneği, yakın tarihte Tarsus‘a ve kırsallarına giden, on binlerce Suriyeli grubun büyük çoğunluğu, Şamdan herhangi bir emir almadan kendi inisiyatifiyle gitmesidir. Emir komuta zincirinin olmaması, otorite boşluğu içerinde olan sınır komşumuz Suriye’nin, gelecek günlerde Türkiye’yi nasıl etkileyeceği kafalarda soru işaretine sebep olmaktadır. YPG‘ nin kontrol ettiği bölgelerde, silahsızlanma gibi bir fikrin herhangi bir şekilde kabul görmesi şu aşamada mümkün değil. Türkiye olarak bu grupları biz terör örgütü olarak tanımlıyoruz ancak İsrail, Avrupa birliği ve ABD tamamen buradaki demokrasinin hamisi olarak konumlandırıyor. Suriye hükümeti de YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde, tanınmasını, anayasal olarak otoritelerinin güvence altına alınmasını, birinci ve olmazsa olmaz şart olarak koşuyorlar. Yani legalize edilmiş aktörler olarak varlığını sürdürüyor. Çok uzun bir yolun başlangıcında ki Suriye’de HTŞ’ nin de eli kolu bağlı durumda. Suriye’deki kargaşa Türkiye’yi hem güvenlik, hem ekonomi hem de diplomatik alanda doğrudan etkiliyor. Türkiye’nin proaktif bir dış politikayla sınırlarını koruma altına alması, mülteci akınlarını yönetmesi ve ekonomik çıkarlarını gözetme zorunluluğu hayati önem arz ediyor. Suriye’nin otorite boşluğunu fırsat bilen terör örgütleri güçlendikçe sınır güvenliğimiz de tehlikeye giriyor. Türkiye’nin Suriye sınır güvenliğini koruması için kapsamlı bir strateji izlemesi gerekiyor. Bu strateji hem askeri, hem diplomatik hem de teknolojik önlemleri içermelidir. Coğrafi Güvenlik Önlemleri, Askeri ve Teknolojik Önlemler, Terörle Mücadele, Mülteci ve Göç Yönetimi, Uluslararası ve Diplomatik Önlemler gibi ana başlıklar altında, dengeli ve çok yönlü politikaların izlenmesi doğru olacaktır. Sınırlarımızı koruyabilmemiz için önce tam bağımsız olmamız, dış güçlerin etkisinde kalan bir yönetim şekli kabul göremez. Sınır güvenliği için güçlü bir savunma sanayii, yerli ve milli teknolojilerle dışa bağımlı olamaz. Sınır güvenliğini sadece askerî tedbirlerle değil, milletin manevi gücüyle, halkın milli ve manevi değerlere bağlılığıyla ülkenin içten zayıflatılmasını engellenebilir. Müslüman ülkelerin birlikte hareket etmesi elzemdir. Müslüman ülkeler arasında ki çatışmaların engellenmesi ve ortak savunma sistemleri kurulması, sınır güvenliğini güçlendirir. Türkiye’nin sınırlarını koruyabilmesi için adil bir dış politika izlemesi gerekmektedir. Sınır güvenliğinin sağlanması için komşu ülkelerle barışçıl ilişkiler kurulmalı ve düşmanlıklara sebep olacak politikalar yerine, ortak çıkarlar gözetilmelidir.
Ekleme Tarihi: 29 Mart 2025 - Cumartesi

TÜRKİYE SURİYE DENGESİ

Esad Rejiminin devrilmesi ile birlikte ortaya çıkan boşlukta; yeni çeteler, gruplar, farklı ideolojik ve mezhepsel tabanlar, intikam duygularıyla dolup taşan binlerce kişinin birbirleriyle hesaplaşabileceği, kanunsuz bir düzen oluştu.

Sünni Arapların yaşadığı kırsalda, ulaşım ve iletişimin sınırlı olduğu bölgelerde de herhangi bir otoritenin varlığı söz konusu değil. Nihayetinde ekonomik kriz gerilemiyor, kimliksel bazda çatışmalar, silahlanmış ve kendisine hukuki ve kurumsal bir kimlik addetmiş olan gruplar, Suriye’nin genelinde keyfi uygulamalar yapıyor. Bu durumun en somut örneği, yakın tarihte Tarsus‘a ve kırsallarına giden, on binlerce Suriyeli grubun büyük çoğunluğu, Şamdan herhangi bir emir almadan kendi inisiyatifiyle gitmesidir. Emir komuta zincirinin olmaması, otorite boşluğu içerinde olan sınır komşumuz Suriye’nin, gelecek günlerde Türkiye’yi nasıl etkileyeceği kafalarda soru işaretine sebep olmaktadır.

YPG‘ nin kontrol ettiği bölgelerde, silahsızlanma gibi bir fikrin herhangi bir şekilde kabul görmesi şu aşamada mümkün değil. Türkiye olarak bu grupları biz terör örgütü olarak tanımlıyoruz ancak İsrail, Avrupa birliği ve ABD tamamen buradaki demokrasinin hamisi olarak konumlandırıyor. Suriye hükümeti de YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde, tanınmasını, anayasal olarak otoritelerinin güvence altına alınmasını, birinci ve olmazsa olmaz şart olarak koşuyorlar. Yani legalize edilmiş aktörler olarak varlığını sürdürüyor. Çok uzun bir yolun başlangıcında ki Suriye’de HTŞ’ nin de eli kolu bağlı durumda. Suriye’deki kargaşa Türkiye’yi hem güvenlik, hem ekonomi hem de diplomatik alanda doğrudan etkiliyor. Türkiye’nin proaktif bir dış politikayla sınırlarını koruma altına alması, mülteci akınlarını yönetmesi ve ekonomik çıkarlarını gözetme zorunluluğu hayati önem arz ediyor. Suriye’nin otorite boşluğunu fırsat bilen terör örgütleri güçlendikçe sınır güvenliğimiz de tehlikeye giriyor. Türkiye’nin Suriye sınır güvenliğini koruması için kapsamlı bir strateji izlemesi gerekiyor. Bu strateji hem askeri, hem diplomatik hem de teknolojik önlemleri içermelidir. Coğrafi Güvenlik Önlemleri, Askeri ve Teknolojik Önlemler, Terörle Mücadele, Mülteci ve Göç Yönetimi, Uluslararası ve Diplomatik Önlemler gibi ana başlıklar altında, dengeli ve çok yönlü politikaların izlenmesi doğru olacaktır.


Sınırlarımızı koruyabilmemiz için önce tam bağımsız olmamız, dış güçlerin etkisinde kalan bir yönetim şekli kabul göremez. Sınır güvenliği için güçlü bir savunma sanayii, yerli ve milli teknolojilerle dışa bağımlı olamaz. Sınır güvenliğini sadece askerî tedbirlerle değil, milletin manevi gücüyle, halkın milli ve manevi değerlere bağlılığıyla ülkenin içten zayıflatılmasını engellenebilir. Müslüman ülkelerin birlikte hareket etmesi elzemdir. Müslüman ülkeler arasında ki çatışmaların engellenmesi ve ortak savunma sistemleri kurulması, sınır güvenliğini güçlendirir.

Türkiye’nin sınırlarını koruyabilmesi için adil bir dış politika izlemesi gerekmektedir. Sınır güvenliğinin sağlanması için komşu ülkelerle barışçıl ilişkiler kurulmalı ve düşmanlıklara sebep olacak politikalar yerine, ortak çıkarlar gözetilmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.