REKLAM ALANI
İbrahim Murat Gündüz
Köşe Yazarı
İbrahim Murat Gündüz
 

Türk Devleti Mazlumların Koruyucusudur

Suriye’nin karanlık günlerinde, Türkmen halkı tarih boyunca türlü acılara maruz kalmış, varlık mücadelesini sürdürmüştür. Türk milletinin her zaman yanında olan, onlara güven veren devlet,  bu zulme karşı koymak için bölgedeki stratejik hamlelerine hız kesmeden devam etmektedir. Türkiye, bölgesel diplomatik ve askeri zaferleriyle, Türkmenlerin haklarını savunmaya ve güvenliklerini temin etmeye yönelik önemli adımlar atmıştır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, işte bu adımların en anlamlı ve tarihi olanıdır. Bu önemli gelişme, hem Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin bir sembolü hem de bölgedeki Türkmenlerin hak ve güvenliklerini koruma konusunda kararlı bir mesajdır. Türk devletinin bölgedeki etkisini ve adaletini simgeleyen bu hamle, Türkmen halkına yalnız olmadıklarını ve Türk milletinin her zaman yanlarında olduğunu bir kez daha hissettirmiştir. Bir Türk milliyetçisi olarak bu gelişmeyi “Türk milletinin dirayeti ve adaleti, bölgeye barış getirecek. Türkmen kardeşlerimiz, yalnız olmadıklarını bir kez daha hissettiler” şeklinde değerlendiriyorum. Baas Rejimi ve Türkmenlere Yönelik Zulüm Suriye’nin Baas rejimi, yıllar boyunca Türkmen halkını hedef alarak, kültürel kimliklerini yok etmeye ve demografik yapıyı değiştirmeye yönelik politikalar izlemiştir. 2013 yılında Türkmen köylerine yapılan kimyasal silah saldırıları, bu politikanın en acımasız örneklerinden birini oluşturdu. Rejim, bu insanlık dışı saldırılarla yüzlerce masum hayatı kaybetmiş, binlercesini yerinden yurtlarından etmiştir. Türkmenler, sadece coğrafi değil, aynı zamanda kültürel soykırıma uğramışlardır. Bu zalim politikalar, sadece Türkmen halkını değil, Türk milletinin tüm varlığını tehdit eden bir tehlike haline gelmiştir. Ancak bu tehdit sadece Baas rejiminin uyguladığı politikalarla sınırlı kalmamıştır. 2013 sonrası, DEAŞ terör örgütü, Türkmenlere yönelik soykırım ve saldırıların baş aktörü haline gelmiş, binlerce masum Türkmen’i öldürmüş ve köylerini yerle bir etmiştir. Türk milletinin bu saldırılara karşı kararlı tutumu, bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi askeri operasyonlarla DEAŞ ve PKK/YPG unsurlarını temizleyerek Türkmenlere yönelik saldırılara son vermiştir. Bu operasyonlar, sadece Türkmenler için değil, tüm Türk dünyası için güvenliği teminat altına almıştır. Baas Rejimi ve Terörist Bağlantıları: Abdullah Öcalan ile İşbirliği Baas rejiminin bir diğer karanlık yönü ise, Türkiye’ye karşı terörist faaliyetlerde bulunan Abdullah Öcalan ve PKK ile yakın işbirliği yapmasıdır. Esad ailesi, PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ı yıllarca himaye etmiş ve Türkiye’ye karşı yönlendirdiği terörist eylemleri desteklemiştir. Beka Vadisi’nde teröristlere verdiği destekle, Esad rejimi Türk milletine karşı büyük bir hainlik yapmıştır. Bu strateji, sadece Suriye’nin güvenliğini değil, tüm Türk dünyasını tehdit eden bir tehlike yaratmıştır. Türk milletinin güvenliği için kritik öneme sahip bu tehditle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT’in başarılı operasyonları, bölgedeki güvenliği yeniden sağlamıştır. Türk Devleti’nin Kararlılığı: Askeri ve Diplomaside Güçlü Adımlar Türkiye, sadece askeri sahada değil, diplomatik alanda da güçlü adımlar atmaktadır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, bu kararlı duruşun bir göstergesidir. Türkiye’nin bölgedeki mazlum halklara yönelik desteğini her fırsatta gösterdiği bu hamle, Türkmenlerin haklarını daha etkili bir biçimde savunma imkanı sunmaktadır. Türk Büyükelçiliği’nin açılması, bölgedeki Türk varlığını güçlendiren, Türk milletinin gücünü bir kez daha gözler önüne seren tarihi bir adımdır. Bu adımı ayrıca Suriye’deki dengeleri değiştiren, Türk milletinin manevi ve askeri gücünü ortaya koyan bir dönüm noktası olarak değerlendiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılması, Türk devletinin bölgedeki gücünü bir kez daha pekiştirmiştir. İbrahim Kalın’ın bu manevi adımı, Türk milletinin tarihsel gücünü ve kültürel mirasını simgeleyen anlamlı bir jesttir. Benim için, “Rüzgâr kanatlı atlarıyla geldiler, insanlığa uygarlığı öğrettiler, gök Tanrı’ya inanıyorlardı, doğayı seviyor ve koruyorlardı, töre dedikleri kanunları vardı. Onlara Türk denirdi” ifadesi, Türk milletinin bölgedeki kudretini simgeler niteliktedir. Türk devleti, sadece askeri gücüyle değil, kültürel ve manevi gücüyle de mazlumların koruyucusu olmaya devam etmektedir. Baas rejiminin ve DEAŞ terör örgütünün Türkmenlere uyguladığı zulme karşı verilen bu kararlı mücadele, tarihe altın harflerle yazılacaktır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, Türk milletinin adaletin ve barışın savunucusu olarak bölgedeki etkisini pekiştirdiği büyük bir zaferdir. İbrahim Murat Gündüz olarak, bu adımın, Türk milletinin güç ve kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtmek isterim. Türk devleti, mazlumların koruyucusu, zalimlerin ise kabusu olmaya devam edecektir. Türkmenlerin sesi, Türk milletinin gücüyle daha gür çıkacaktır. Biz Türk milliyetçileri olarak her zaman devletimizin emrindeyiz ve Türk milletinin onuru için her türlü mücadeleye varız.
Ekleme Tarihi: 15 Aralık 2024 - Pazar

Türk Devleti Mazlumların Koruyucusudur

Suriye’nin karanlık günlerinde, Türkmen halkı tarih boyunca türlü acılara maruz kalmış, varlık mücadelesini sürdürmüştür. Türk milletinin her zaman yanında olan, onlara güven veren devlet,  bu zulme karşı koymak için bölgedeki stratejik hamlelerine hız kesmeden devam etmektedir. Türkiye, bölgesel diplomatik ve askeri zaferleriyle, Türkmenlerin haklarını savunmaya ve güvenliklerini temin etmeye yönelik önemli adımlar atmıştır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, işte bu adımların en anlamlı ve tarihi olanıdır. Bu önemli gelişme, hem Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin bir sembolü hem de bölgedeki Türkmenlerin hak ve güvenliklerini koruma konusunda kararlı bir mesajdır.

Türk devletinin bölgedeki etkisini ve adaletini simgeleyen bu hamle, Türkmen halkına yalnız olmadıklarını ve Türk milletinin her zaman yanlarında olduğunu bir kez daha hissettirmiştir. Bir Türk milliyetçisi olarak bu gelişmeyi “Türk milletinin dirayeti ve adaleti, bölgeye barış getirecek. Türkmen kardeşlerimiz, yalnız olmadıklarını bir kez daha hissettiler” şeklinde değerlendiriyorum.

Baas Rejimi ve Türkmenlere Yönelik Zulüm

Suriye’nin Baas rejimi, yıllar boyunca Türkmen halkını hedef alarak, kültürel kimliklerini yok etmeye ve demografik yapıyı değiştirmeye yönelik politikalar izlemiştir. 2013 yılında Türkmen köylerine yapılan kimyasal silah saldırıları, bu politikanın en acımasız örneklerinden birini oluşturdu. Rejim, bu insanlık dışı saldırılarla yüzlerce masum hayatı kaybetmiş, binlercesini yerinden yurtlarından etmiştir. Türkmenler, sadece coğrafi değil, aynı zamanda kültürel soykırıma uğramışlardır. Bu zalim politikalar, sadece Türkmen halkını değil, Türk milletinin tüm varlığını tehdit eden bir tehlike haline gelmiştir.

Ancak bu tehdit sadece Baas rejiminin uyguladığı politikalarla sınırlı kalmamıştır. 2013 sonrası, DEAŞ terör örgütü, Türkmenlere yönelik soykırım ve saldırıların baş aktörü haline gelmiş, binlerce masum Türkmen’i öldürmüş ve köylerini yerle bir etmiştir. Türk milletinin bu saldırılara karşı kararlı tutumu, bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi askeri operasyonlarla DEAŞ ve PKK/YPG unsurlarını temizleyerek Türkmenlere yönelik saldırılara son vermiştir. Bu operasyonlar, sadece Türkmenler için değil, tüm Türk dünyası için güvenliği teminat altına almıştır.

Baas Rejimi ve Terörist Bağlantıları: Abdullah Öcalan ile İşbirliği

Baas rejiminin bir diğer karanlık yönü ise, Türkiye’ye karşı terörist faaliyetlerde bulunan Abdullah Öcalan ve PKK ile yakın işbirliği yapmasıdır. Esad ailesi, PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ı yıllarca himaye etmiş ve Türkiye’ye karşı yönlendirdiği terörist eylemleri desteklemiştir. Beka Vadisi’nde teröristlere verdiği destekle, Esad rejimi Türk milletine karşı büyük bir hainlik yapmıştır. Bu strateji, sadece Suriye’nin güvenliğini değil, tüm Türk dünyasını tehdit eden bir tehlike yaratmıştır. Türk milletinin güvenliği için kritik öneme sahip bu tehditle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT’in başarılı operasyonları, bölgedeki güvenliği yeniden sağlamıştır.

Türk Devleti’nin Kararlılığı: Askeri ve Diplomaside Güçlü Adımlar

Türkiye, sadece askeri sahada değil, diplomatik alanda da güçlü adımlar atmaktadır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, bu kararlı duruşun bir göstergesidir. Türkiye’nin bölgedeki mazlum halklara yönelik desteğini her fırsatta gösterdiği bu hamle, Türkmenlerin haklarını daha etkili bir biçimde savunma imkanı sunmaktadır. Türk Büyükelçiliği’nin açılması, bölgedeki Türk varlığını güçlendiren, Türk milletinin gücünü bir kez daha gözler önüne seren tarihi bir adımdır.

Bu adımı ayrıca Suriye’deki dengeleri değiştiren, Türk milletinin manevi ve askeri gücünü ortaya koyan bir dönüm noktası olarak değerlendiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılması, Türk devletinin bölgedeki gücünü bir kez daha pekiştirmiştir. İbrahim Kalın’ın bu manevi adımı, Türk milletinin tarihsel gücünü ve kültürel mirasını simgeleyen anlamlı bir jesttir. Benim için, “Rüzgâr kanatlı atlarıyla geldiler, insanlığa uygarlığı öğrettiler, gök Tanrı’ya inanıyorlardı, doğayı seviyor ve koruyorlardı, töre dedikleri kanunları vardı. Onlara Türk denirdi” ifadesi, Türk milletinin bölgedeki kudretini simgeler niteliktedir.

Türk devleti, sadece askeri gücüyle değil, kültürel ve manevi gücüyle de mazlumların koruyucusu olmaya devam etmektedir. Baas rejiminin ve DEAŞ terör örgütünün Türkmenlere uyguladığı zulme karşı verilen bu kararlı mücadele, tarihe altın harflerle yazılacaktır. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, Türk milletinin adaletin ve barışın savunucusu olarak bölgedeki etkisini pekiştirdiği büyük bir zaferdir.

İbrahim Murat Gündüz olarak, bu adımın, Türk milletinin güç ve kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtmek isterim. Türk devleti, mazlumların koruyucusu, zalimlerin ise kabusu olmaya devam edecektir. Türkmenlerin sesi, Türk milletinin gücüyle daha gür çıkacaktır. Biz Türk milliyetçileri olarak her zaman devletimizin emrindeyiz ve Türk milletinin onuru için her türlü mücadeleye varız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.