Bugün, Türk milletinin tarihindeki en önemli figürlerden birini, Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i anıyoruz. Onun ölüm yıl dönümünde, sadece Azerbaycan değil, tüm Türk dünyası için taşıdığı önemi bir kez daha hatırlıyoruz. Haydar Aliyev, Türk milletinin gücünü ve birliğini savunmuş, bu kutlu davaya ömrünü adamış bir liderdi. Onun mirası, Türk milletinin geleceğini şekillendirecek kadar büyüktür ve bu mirasa sahip çıkmak bizlerin sorumluluğudur.
Haydar Aliyev ve Türk Dünyasının Birliği
Haydar Aliyev’in Türk milletine ve Türk devletlerine sunduğu en önemli miras, Türk birliğinin savunusudur. Onun düşüncesi, sadece Azerbaycan’ın kaderini değil, Türk dünyasının kaderini de etkilemiştir. Aliyev, Türk dünyasının birleşmesini savunan bir lider olarak, Türk Devletleri Birliği’nin temellerini atmıştır. Bugün bizler, bu mirasa sahip çıkarak, Türk dünyasının daha güçlü bir şekilde birleşmesi için çalışmalıyız.
Aliyev, her fırsatta Türk milletinin birleşmesinin önemini vurgulamış, bu birliğin Türk dünyasının geleceğini aydınlatacak olan temel direk olduğunu söylemiştir. Bizler de aynı düşünceyle, Türk milletinin güçlü ve büyük bir devletler birliği oluşturma yolunda ilerlemeye devam etmeliyiz. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur! Bu, tarih boyunca kanıtlanmış bir hakikattir.
Türklüğün Kadim Değerleri: Cesaret, Adalet ve Dürüstlük
Türk milletinin tarihindeki en önemli değerlerden biri de cesaret, adalet ve dürüstlüktür. Bu değerler, bize yalnızca savaş meydanlarında değil, her alanda yol gösterici olmuştur. Orhun Yazıtları’nda yer alan şu ifadeler, Türk milletinin ahlaki duruşunun ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor:
“Biz Türkler hileci, desiseci, fitneci bir millet değiliz. İnsanları yalanlarla dolanlarla aldatıp kandırmayız. Biz Türkler verdiğimiz sözden asla dönmeyiz. Hileyi ancak savaş meydanlarında doğru buluruz. Fakat savaş da hilesiz yapılacak bir şey olsaydı, savaşta da hileyi doğru bulmazdık.”
Bu sözler, Türk milletinin yalnızca savaş meydanlarında değil, tüm hayatında dürüstlüğü ve adaleti esas aldığını gösteriyor. Türk milleti, verdiği sözü tutan, adaletin savunucusu olan, gerektiğinde cesaretini ortaya koyarak her türlü haksızlığın karşısında duran bir millettir. Bizler de bu kadim değerleri yaşatarak, Türk milletinin geleceğine yön vermeliyiz.
Türk’ün Peşini Bırakmayan Savaş Azmi
Savaş Türk’ün peşini bırakmaz. Çünkü Türk, savaşmak için yaratılmıştır. Türk milleti, tarih boyunca düşmana boyun eğmemiş, hiçbir zaman mücadeleden kaçmamıştır. Ancak bu mücadele, her zaman adaletle yapılmıştır. Türk milletinin savaşı, yalnızca vatanını savunmak için değil, Türklüğün varlığını sonsuza kadar korumak içindir.
“Savaş Türk’ün peşini bırakmaz çünkü Türk, savaşmak için yaratılmıştır. Türk milleti korkusuzdur; düşmana boyun eğmez, mücadeleden kaçmaz. Ancak bu mücadele, her zaman adalet ve dürüstlükle yapılır. Cesaretimiz ve adaletimiz, bizi biz yapan değerlerdir.”
Bugün, Türk milletinin gücü yalnızca topraklarında değil, tüm Türk dünyasında hissedilmeli ve bu güç, Türk milletinin birliğiyle pekiştirilmelidir. Türk dünyasının birleşmesi, sadece bir coğrafi birleşim değil, aynı zamanda bir kültürel, ahlaki ve siyasi birleşimdir. Her bir Türk devleti, bu birleşmeye katkıda bulunmalı ve Türk milletinin geleceği için taşın altına elini koymalıdır.
Türk Birliği İçin Mücadeleye Devam Etmeliyiz
Türk milletinin birliği, yalnızca bir kimlik meselesi değil, aynı zamanda bir onur meselesidir. Türklük, yüksek bir ahlak anlayışıdır. Bizler, tarih boyunca bu gerçeği kanıtladık ve birliğimizi pekiştirmek için adım adım ilerliyoruz. Bugün Türk Devletleri Birliği’nin pekişmesi için ne gerekiyorsa yapmalı ve bu mücadelenin her alanında kararlılıkla yer almalıyız.
Türk milletinin savaş meydanlarında dahi dürüstlüğü ve adaletiyle öne çıkan bir millet olduğunun bilinciyle, bu kutlu davası her alanda yaşatarak, Türk milletini daha güçlü bir şekilde yarına taşımalıyız. Aliyev gibi kahramanların ve atalarımızın bize bıraktığı bu değerleri, Türk milletinin geleceğini inşa etmek için kullanmalıyız.
Sonuç: Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Türk milletinin mücadelesi, sadece kendi vatanının sınırlarında değil, Türk dünyasının birliği için de devam etmelidir. Bizler, Aliyev’in mirasına sahip çıkarak, Türk Devletleri Birliği’nin pekişmesi için her alanda çalışacağız.
Ne mutlu Türk’üm diyene! Ne mutlu Türk milletinin değerlerini yaşatmaya kararlı olana! Ne mutlu Türk Devletleri Birliği’ne inanıp, onun için çalışanlara!
Ruhu Şad Olsun!