Türkiye, tarih boyunca her türlü ihanete ve saldırıya karşı dimdik durmuş, milletimizin kutsal değerlerine yönelik tehditlere karşı asla boyun eğmemiştir. Ancak son zamanlarda karşımıza çıkan bir tehlike, sadece vatanımıza değil, toplumumuzun en savunmasız bireylerine, bebeklerimize yönelmiş durumda: Yenidoğan Bebek Çetesi.
Bu hain çete, İstanbul’da bebekleri hedef alarak ahlaki ve hukuki sınırları hiçe sayan bir suç ağı kurmuştur. Bebeklerin sağlık ihtiyaçlarını kötüye kullanarak hem aileleri hem de devleti dolandırmak için kurulmuş bu alçak yapı, Türk milletinin vicdanında derin bir yara açmıştır. Ancak, şunu iyi bilsinler ki; bizler, bu milletin evlatları olarak, her zaman dimdik duracak, bu şerefsizlere göz açtırmayacağız.
Yenidoğan Bebek Çetesi Nedir?
Yenidoğan Bebek Çetesi, bebeklerin sağlık ihtiyaçlarını fırsata çeviren, hastanelerle işbirliği yaparak aileleri dolandıran bir suç örgütüdür. Bu çete, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan bazı hainlerle işbirliği yaparak bebekleri anlaşmalı özel hastanelere yönlendirmekte ve milletimizin en masum varlıklarını sömürmektedir. Bu duruma göz yummamız elbette mümkün değildir.
Bu Hainlerin Lideri Kimdir?
Çetenin başındaki isimlerden biri, İstanbul’daki Özel Reyap Hastanesi’nde görev yapan Fırat Sarı’dır. Medisense Sağlık Hizmetleri şirketinin sahibi olan Sarı, PKK geçmişiyle bilinen, bebeklerimizi ticari bir meta olarak gören bir hain olarak karşımızda durmaktadır. Bu milletin değerlerine böylesine ihanet eden birinin Türk adaleti karşısında en ağır cezayı alması kaçınılmazdır.
PKK’lı Bir Terörist Nasıl Sağlık Tesisi Sahibi Oldu?
Fırat Sarı’nın geçmişi, bu çetenin ne denli alçakça bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan bu şahıs, PKK üyeliğinden hüküm giymiş ve cezasını çekmiştir. Ancak cezaevinden çıktıktan sonra nasıl olur da doktorluğa geri dönebilmiş ve ardından sağlık tesisi sahibi olabilmiştir? Bu durumun araştırılması, devletimizin adalet mekanizmasının bir gereğidir. PKK’lı bir teröristin nasıl bu konuma geldiği, hepimizin sorgulaması gereken bir meseledir.
Türk Töresi ve Vicdanımızın Sesi
Türk töresi, savaşta bile çocuklara zarar vermeyi reddeden bir adalet ve ahlak anlayışına sahiptir. Ancak, bu hainler, daha doğar doğmaz bebeklerimizi hedef alarak Türk töresine ihanet etmişlerdir. Şunu unutmasınlar ki; Türk milletinin evlatları olarak bizler, bu ihanete karşı her zaman dimdik duracağız. Çocuklarımıza zarar vermek isteyen herkesin karşısında olacağız ve onlara asla nefes aldırmayacağız.
Bu noktada Ülkücü hareketin vatanseverliği ve adalet duygusu bir kez daha devreye giriyor. Ben ve dava arkadaşım Kerim Yazıharman, bu alçaklara karşı mücadelemizde asla geri adım atmayacağız. Kerim kardeşim, “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyerek devletimizin bu tür hain yapılarla mücadele konusunda kararlı duruşunun önemini vurgulamıştır. Bizler her zaman devletimizin emrindeyiz, milletimiz için canımızı vermeye hazırız.
Kerim Yazıharman’ın Kararlılığı
Kerim Yazıharman, bu hain yapıya karşı Türk milletinin ve devletinin yanında durarak, PKK’lı hainler ve FETÖ kalıntılarının temizlenmesi için devletimizin emrinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmiştir. Yazıharman’ın cesareti ve kararlılığı, bu alçak yapı karşısında hepimize örnek olmalıdır. O, Ülkücü hareketin en ön saflarında yer alarak milletimizin ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmeye devam edecektir.
Adaletin Tecelli Etmesi Şarttır
Bu çetenin 22 üyesi tutuklanmış ve adalet önüne çıkarılmış olsa da bu yetmez! Türk adaleti, bu hainlere hak ettikleri en ağır cezayı vermeli ve milletimizin vicdanını rahatlatmalıdır. Yenidoğan Bebek Çetesi gibi hain yapılanmaların kökünü kazımak, sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda Türk milletinin onuru meselesidir.
Sonuç olarak, şunu herkes bilsin ki; bizler, Türk milletinin evlatları olarak bu hainlere asla göz açtırmayacağız. Her zaman devletimizin ve milletimizin yanında olacağız, bu vatan hainlerine karşı en ön safta mücadele edeceğiz. Türk milletinin evlatları olarak, kanımızın son damlasına kadar bu alçaklığa karşı duracağız.
Yazımıza menzil cemaatinin sağlık hizmetlerindeki rolü ve pkk’lı bir teröristin nasıl sağlık tesisi sahibi olduğu konuları ile devam edeceğiz