İmamoğlu Bu Defa Yazdığı Köşe Yazısıyla İsim Vermeden Kılıçdaroğlu'nu Hedef Aldı
İmamoğlu Bu Defa Yazdığı Köşe Yazısıyla İsim Vermeden Kılıçdaroğlu'nu Hedef Aldı
CHP genel başkanlığına göz kırpan ve her fırsatta değişim mesajı veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir yazı kaleme aldı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na başkaldıran İmamoğlu, "Bugün partiler, liderin şahsi tercihlerinin etkili olduğu, dışlayıcı yapılara dönüşmüşlerdir. Demokratik liderin ülkesine, belediyesine ya da liderliğini yaptığı partiye kendi mülkü olarak bakma hakkı yoktur" dedi.
Seçim yenilgisinin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na başkaldırıp "değişim" mesajı veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu kez de kaleme aldığı köşe yazısı ile mesaj verdi. İsim vermeden Kılıçdaroğlu'nu eleştiren İmamoğlu, "Bugün partiler topluma kapalı, liderin şahsi tercihlerinin ve etraflarındaki dar çevrelerin etkili olduğu, dışlayıcı yapılara dönüşmüşlerdir. Siyasal partiler küçülmektedir. Başta gençler ve kadınlar, tüm toplumun partilere olan ilgisi günden güne azalmaktadır." dedi. Tarafsız Haber -
"PARTİLERDE LİDERLERİN ŞAHSİ TERCİHLERİ ETKİLİ OLUYOR"
İmamoğlu'nun Gazete Oksijen'de yayınlanan yazısından satır başları şu şekilde: "Yeni bir siyasal örgütlenme mimarisi öneriyorum. Siyasal partilerin günümüzdeki örgütlenme modelinin Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap vermediği ortadadır. Siyasi Partiler Kanunu üzerine yıllardır yoğun tartışmalar olur ama maalesef parti elitleri örgütlenme modelini değiştirmez. Bugün partiler topluma kapalı, liderin şahsi tercihlerinin ve etraflarındaki dar çevrelerin etkili olduğu, dışlayıcı yapılara dönüşmüşlerdir. Siyasal partiler küçülmektedir. Başta gençler ve kadınlar, tüm toplumun partilere olan ilgisi günden güne azalmaktadır
.DEMOKRATİK LİDER TARİFİ YAPTI
Yeni ve demokratik bir siyasi hayatın inşası bir kez daha Türkiye'nin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendini köklü bir şekilde yenileyerek önümüzdeki dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle mümkündür. İçinde yaşadığımız zor koşullar birlikte mücadele, ortak akıl ve katılım kadar güçlü liderliği de zorunlu kılıyor. Güçlü liderlik kararlılık, tutarlılık, samimiyet, toplumla duygudaşlık kurma becerisi, toplumun derdini dert edinme hassasiyeti, toplumdaki farklı fikirleri bir bütünlük içinde sentezleme kabiliyeti, toplumsal sorunlar ve farklı pozisyonlara yönelik yüksek duyarlılık gerektirir. Aynı zamanda demokratik lider hesap veren, şeffaf, toplum tarafından izlenebilen, denetlenebilen bir kişi olmalıdır. Demokratik lider partisinin ilkelerine bağlı olur ama partizanlık yapmaz. Demokratik liderin ülkesine, belediyesine ya da liderliğini yaptığı partiye kendi mülkü olarak bakma hakkı yoktur. Demokratik lider toplumla imzaladığı mukavele uyarınca ona verilen yetkiyi belli bir süre kullanır, ona verilen misyonu yerine getiremediğinde ve toplumsal beklentilerin gerisinde kaldığında görevi bırakmayı bilir.
"CESUR LİDERLİK GEREKİYOR"
Burada özellikle cesaretin altını çizmek istiyorum. Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir. Türkiye'nin toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır. Ülkemizin farklı düzeylerde yönetimine talip olan siyasal liderlerin öncelikle kendini dışlanmış hisseden vatandaşlarımızın ve toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesaretle hareket etmeleri bugün bir zorunluluktur. Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder. Risk almaktan kaçınmaz. Ülkemizin birlikteliğini güçlendirecek çözümler için cesur ve kararlı bir irade ortaya koyar. Bu irade Türkiye'nin köklü dönüşümü için kaçınılmaz bir yükümlülüktür.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.